Tekirdağ Masaj Salonu Hizmeti Eda

Tekirdağ Masaj Salonu

Tüm hafta sonunu tatilde olmayan dedektiflere yardım ederek geçirmişti. İyi kızdı, Beate. Ama ne yazık Tekirdağ Masaj Salonu  ki iyi olmak pek para etmiyordu. Camilla görünürde oldukça sosyal genç bir kadın olduğundan dolayı, cinayetten önceki yedi gün neler icra ettiğim öğrenmek zor olmamıştı. Fakat ellerindeki ipuçları onları bir yere ulaştırmıyordu. Aslen, Beate’e, Waaler’in ofisine gelip hemen hemen açık açık kendisini satması için teklifte bulunmuş olduğunu söylemek istiyordu fakat nedense bunu yapmıyordu.

Bunun yanı sıra, göz önüne alması ihtiyaç duyulan çok şey vardı. Eğer M0İler’e söylerse kavga ederlerdi. Bundan dolayı de bu fikri aklından derhal uzaklaştırdı. Harry ikinci birasına başlayalı bayağı bir süre geçmişti ki birden onu fark etti. Duvar kenarındaki yan karanlık masalardan birinde oturuyordu. Harry’nin gözlerinin içine bakıyordu. Önündeki masada bir bira, orta ve işaret parmağı arasında ise yanan bir sigara vardı. Harry bardağım aldı ve masasına doğru ilerledi. “Oturabilir miyim?”

Tekirdağ Masaj Salonu

Vibeke Knutsen başıyla karşısındaki boş sandalyeyi işaret etti. “Burada ne işin var?” “Ben derhal köşede yaşıyorum, ” dedi Harry. “Ben de öyle düşündüm fakat seni daha önce burada hiç görmemiştim.” “Hayır. Devamlı takıldığım bardakilerle geçen hafta yaşamış olduğumız bir hadiseyi farklı yorumladık.” “Artık seni istemiyorlar mı?” diye sordu ve gülmeye başladı. Harry gülüşünü beğenmişti. Ek olarak kızın çekici olduğunu da düşünüyordu, belki makyajından dolayı, belki de karanlıkta oturduğu için. Her her neyse. Gözleri de hoşuna gitmişti; oynak, hayat dolu, çocuksu ve akıllı görünüyorlardı. Aynen Rakel’in gözleri şeklinde. Fakat tüm benzerlik bu kadardı. Rakel’in dar ve hassas bir ağzı vardı. Vibeke’nin büyük ağzı sürdüğü itfaiye kırmızısı ruj ile olduğundan da büyük görünüyordu.

Rakel gözle görülür derecede zarif ve zinde idi, bir balerin kadar zayıf. Vibeke bugün kaplan desenli bir kıyafet giymesine rağmen leopar ve zebra desenli olanları hiç aratmıyordu. Rakel’e koyu renkler hakimdi: Gözleri, saçı, teni. Onun benzer biçimde parlak bir teni başka hiç kimsede görmemişti. Vibeke’nin saçları kızıl, yüzü ise soluktu. Üst üste attığı çıplak bacakları karanlıkta bembeyaz parlıyordu. “Burada tek başına ne arıyorsun?” diye sordu Harry.